İçeriğe geç

Demine devranına hu diyelim ne demek ?

Demine Devranına Hu Diyelim Ne Demek? Öğrenmenin Dönüştürücü Gücüne Pedagojik Bir Bakış

Öğrenmek, insanın kendini ve dünyayı yeniden kurma biçimidir. Bir eğitimci için bilgi, yalnızca zihinde birikmez; kalpte, ilişkilerde ve dilde anlam bulur. “Demine devranına hu diyelim” ifadesi de bu anlamda sadece bir söz değil, bir öğrenme deneyimidir.

Alevi Bektaşi kültüründen gelen bu deyiş, hayatın döngüsüne, zamana, insana ve ilahi düzene duyulan saygının sesli ifadesidir. Eğitimsel bir gözle bakıldığında ise, bu söz bizlere öğrenmenin özündeki sabrı, döngüselliği ve içsel olgunlaşmayı hatırlatır.

“Demine Devranına Hu Diyelim” Ne Anlama Gelir?

Bu ifade, Alevi Bektaşi geleneğinde sıkça kullanılan bir selam ve dua cümlesidir. “Dem” zaman, an, nefes; “devran” ise döngü, dönüşüm, kader anlamına gelir. “Hu” ise Allah’ın birliğini, varlığın özünü simgeler.

Dolayısıyla, “Demine devranına hu diyelim” sözü, “Zamanına, devrine, dönüşümüne şükürler olsun; varlığın özüne, birliğine niyaz edelim” anlamını taşır. Bu, hem bir selam hem de bir farkındalık çağrısıdır — hayatın akışına teslim olmayı değil, o akışta bilinçle var olmayı öğütler.

Eğitim açısından bu ifade, öğrenme süreçlerinin doğallığını kabul etmeyi simgeler. Tıpkı bir öğrencinin her deneyiminde yeniden doğması gibi, insan da kendi “devranı” içinde sürekli dönüşür.

Pedagojik Perspektiften Dönüşüm ve Farkındalık

Öğrenme kuramları incelendiğinde, özellikle dönüşümsel öğrenme teorisi (Transformative Learning) bu deyişin özünü anlamamıza yardımcı olur. Jack Mezirow’un bu kuramına göre, gerçek öğrenme yalnızca bilgi edinmek değil, kişinin bakış açısını yeniden şekillendirmesidir.

“Demine devranına hu diyelim” sözü, tam da bu pedagojik anlayışla örtüşür: Her “dem”, yani her an, öğrenmenin ve değişimin bir parçasıdır. Öğrenme sürecinde yaşanan zorluklar, tıpkı devranın dönüşü gibi kaçınılmazdır; fakat her dönüş, bireyi daha derin bir farkındalığa taşır.

Bir öğretmen için bu ifade, sabrın, döngüselliğin ve insan merkezli eğitimin simgesidir. Çünkü eğitim, tek yönlü bir aktarım değil, birlikte dönüşüm sürecidir.

Ritüeller ve Öğrenme: Toplumsal Bilincin İnşası

Alevi Bektaşi kültüründe ritüeller, öğrenmenin en güçlü araçlarından biridir. Cemlerde, muhabbetlerde, deyişlerde insan sadece dinlemez; öğrenir, içselleştirir ve aktarır.

“Demine devranına hu diyelim” ifadesi de bu ritüel dilinin bir parçasıdır. Eğitimsel açıdan bakıldığında, bu ritüeller deneyimsel öğrenmenin birer örneğidir. John Dewey’in “öğrenme deneyimle başlar” anlayışıyla benzer şekilde, bu sözler de bilgiyi yaşayarak anlamayı öğütler.

Bir öğrenci bir bilgiyi ezberlediğinde değil, o bilgiyle duygusal bir bağ kurduğunda öğrenir. İşte bu söz, bize o bağı hatırlatır: Bilgi yalnızca akılda değil, kalpte de yaşamalıdır.

Zamanın Pedagojisi: Her “Dem” Bir Ders

Modern eğitimde zaman, genellikle bir takvim aracı olarak görülür. Ancak “dem” kavramı, zamanı ölçmekten çok yaşamaktır. “Demine devranına hu diyelim” ifadesi, öğrenme süreçlerine zamanın akışını değil, öğrenenin ritmini yerleştirir.

Her öğrenci farklı bir “dem”dedir. Kimi öğrenmeye hazırdır, kimi anlamın kıyısında bekler. Pedagojik olarak bu, bireysel öğrenme farklarının doğal ve değerli olduğunu hatırlatır.

Bir öğretmenin bu farkı kabul etmesi, “hu” demesi gibidir — varoluşu olduğu gibi onaylamak, her bireyi kendi devranında büyümeye bırakmak demektir.

Toplumsal Öğrenme ve Birlik Bilinci

Eğitim yalnızca bireysel bir süreç değil, aynı zamanda toplumsal bir inşadır. “Demine devranına hu diyelim” ifadesi, kolektif bir farkındalığı da içerir.

Sınıfta, okulda ya da toplumda her birey kendi deminde bir anlam üretir; fakat bu anlam, ortak bir “devran” içinde birleşir. Bu da Paulo Freire’in “özgürleştirici eğitim” anlayışını çağrıştırır: Öğrenme, insanın kendi varlığını fark etme ve toplumsal dönüşüme katkı sağlama biçimidir.

Bu noktada şu soru, hem bir öğretmene hem bir öğrenciye yöneltilmelidir: “Sen kendi devranında nasıl bir dönüşüm yaşıyorsun? Öğrendiklerin seni nasıl dönüştürüyor?”

Sonuç: Öğrenmenin Deminde, İnsan Olmanın Devranında

“Demine devranına hu diyelim” ifadesi, yalnızca bir inanç söz dizimi değildir; aynı zamanda bir pedagojik felsefedir. Her anın değerini, her dönüşümün anlamını ve her öğrenmenin bir dua olduğunu hatırlatır.

Bir eğitimci için bu söz, dersin sonunda değil, her başlangıcında yankılanmalıdır. Çünkü öğrenme, her “dem”de yeniden doğar.

Son olarak şu soruyu bırakmak gerekir: “Sen bugün neyi öğrendin ve o öğrenme seni kim olmaya dönüştürdü?”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort ankara escort
Sitemap
holiganbetholiganbetcasibomcasibombetci