Aleksitimi Olduğumu Nasıl Anlarım? Toplumsal Yapıların ve Bireylerin Etkileşimi Üzerine Bir Sosyolojik İnceleme Sosyolojik bir araştırmacı olarak, bireylerin duygusal dünyalarını anlamak, toplumsal yapılarla nasıl şekillendiğini çözümlemek oldukça ilgi çekicidir. İnsanların, özellikle de duygusal ifadelerde zorlanmalarının nedenleri, sadece psikolojik değil, aynı zamanda toplumsal etkileşimlerle de doğrudan ilişkilidir. Duygusal ifadesizlik veya duygusal deneyimlerden kaçınma hali, bu bağlamda önemli bir yer tutar. “Aleksitimi” terimi, duygusal deneyimleri tanımlamada güçlük çekme durumunu tanımlar. Peki, aleksitimiye sahip olup olmadığınızı nasıl anlarsınız? Bu yazıda, aleksitimiye dair toplumsal normlar, cinsiyet rolleri ve kültürel pratikler üzerinden derinlemesine bir analiz yapacağız ve bu durumu daha iyi anlamanızı sağlayacak sorular ortaya…
Yorum BırakKategori: Makaleler
Kestane Kabağı Nedir? – Öğrenmenin Lezzetli Bir Yolculuğu Bir Eğitimcinin Samimi Girişi: Öğrenmenin Dönüştürücü Gücü Her dersin, her bilginin, hatta her sebzenin bile bir hikâyesi vardır. Bir eğitimci olarak her zaman şuna inanmışımdır: Öğrenmek yalnızca bilgiyi edinmek değil, bakışı dönüştürmektir. Bu yüzden “Kestane kabağı nedir?” sorusu bana sıradan bir botanik sorusu gibi gelmez. Aksine, bu sorunun içinde merak, araştırma, gözlem ve anlam kurma süreçleri gizlidir. Tıpkı bir öğrencinin ilk defa yeni bir kavramla tanışması gibi, kestane kabağı da doğayı, emeği ve dönüşümü anlamak için bir araçtır. Kestane Kabağını Tanımak: Bilgiden Anlamaya Kestane kabağı, koyu yeşil kabuğu, yoğun kıvamlı eti ve…
Yorum BırakÇekyat Nasıl Yazılır? Gündelik Dilin Gizli Kahramanına Yakından Bakış Samimi Bir Başlangıç: Bir Kelimenin Peşinden Giderken Günlük hayatın koşturmacasında dilimize yerleşen sözcükler var; üzerlerine pek düşünmeyiz ama evlerimizin, sohbetlerimizin, arama motorlarımızın başrolündedirler. “Çekyat” da onlardan biri. Misafir geleceği zaman bir anda oturma alanından yatak çıkan o pratik mobilya… Ben, kelimelerin hikâyelerini kurcalamayı seven bir blog yazarı olarak bugün “Çekyat nasıl yazılır?” sorusunu, kökeninden bugüne ve hatta yarına uzanan bir merak yürüyüşüne dönüştürmek istiyorum. Buyurun, hep birlikte bakalım. Hızlı cevap: Doğru yazım çekyat (bitişik). “çek yat” ya da “çek-yat” standart yazı dilinde tercih edilmez. “Çekyat” mı, “çek yat” mı, “çek-yat” mı?…
Yorum BırakHelezonun Ruhsal Dili: Edebiyatta Dönüşün Psikolojisi Bir psikolog olarak insan davranışlarını gözlemlerken, kimi zaman duyguların düz bir çizgide ilerlemediğini fark ederim. Kırılmalar, geri dönüşler, iç içe geçmiş düşünceler… Hepsi bir helezon gibi döner durur zihnimizde. Her dönüşte aynı noktaya temas ederiz ama farklı bir bilinç düzeyindeyizdir. İşte edebiyatta helezon tam da bu sürecin simgesidir: insan ruhunun kendi üzerine kıvrılarak ilerlemesi, içsel dönüşün yazıya dökülmüş hâli. Helezon Ne Demek Edebiyat? Edebiyatta helezon, hem biçimsel hem de düşünsel bir kavramdır. Düz bir anlatımın ötesinde, insanın kendine dönen yolculuğunu simgeler. Metin ilerledikçe karakter, olay ya da anlatıcı, bir sarmal hareket içinde derinleşir. Yani…
Yorum BırakOka Mentol Nedir? Toplumsal Cinsiyet ve Sosyal Adalet Perspektifinden Bir Bakış Bazı kavramlar vardır ki, yalnızca kimyasal ya da ticari tanımlarıyla değil, toplumsal yankılarıyla da anlam kazanır. “Oka mentol” kavramı da bunlardan biri. Günümüzde tüketim, beden algısı, sağlık ve hatta kimlik üzerine tartışmalarda sıkça adı geçiyor. Ben bu yazıda, sadece “Oka mentol nedir?” sorusuna yanıt aramayacağım; aynı zamanda bu kavramın, toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve adalet çerçevesinde bizlere ne anlattığını da birlikte düşüneceğiz. Çünkü mesele sadece bir ürün değil, bir algı, bir temsil ve bir etki meselesi. Oka Mentol: Soğuk Bir Etkiden Fazlası Oka mentol, mentollü sigaralar, ferahlatıcı ürünler veya aromatik…
Yorum BırakGürültü Kirliliği Cezası Ne Kadar? Ekonomik Bir Bakış Kaynakların Sınırlılığı ve Sessizliğin Bedeli Üzerine Bir Ekonomistin Düşüncesi Bir ekonomist için her şey bir denge meselesidir: sınırlı kaynaklar, sonsuz ihtiyaçlar ve bunların arasında yapılan seçimlerin maliyeti. Ancak bazen dikkate almadığımız bir kaynak vardır — sessizlik. Gürültü kirliliği, modern ekonominin görünmez maliyetlerinden biridir. Arabaların korna sesleri, inşaat makinelerinin gürültüsü, yüksek desibelli müzikler… Bunların her biri sadece kulakları değil, ekonomik dengeleri de etkiler. Bu noktada sorulması gereken temel soru şudur: Gürültü kirliliği cezası ne kadar? Yani toplum, sessizliği korumamanın bedelini nasıl ve ne kadar ödemelidir? — Gürültü Kirliliğinin Ekonomik Maliyeti Ekonomik açıdan bakıldığında,…
Yorum BırakBir Siyaset Bilimcinin Kaleminden: Günce Tutmak Bir Direniş Biçimi midir? Toplumun güç ilişkilerini, iktidarın dilini ve bireyin bu düzen içindeki konumunu anlamaya çalışan bir siyaset bilimci olarak, sık sık düşünürüm: “Yazmak bir eylem midir, yoksa itaatin sessiz biçimi mi?” Günce tam da bu sorunun merkezinde yer alır. Bir bireyin kendi sesini bulma, kendi politik alanını yaratma çabasıdır. Günce tutmak yalnızca kişisel bir ifade biçimi değil, aynı zamanda bir mikro-iktidar alanıdır. Günce, bireyin toplumsal düzen içindeki yerini sorgulamasına olanak tanır. Her satır, bireyin kendi politik bilinç haritasını çıkarır. Peki, günceyi sıradan bir duygusal kayıt defterinden ayıran şey nedir? Onu siyasal bir…
Yorum BırakBir Filozofun Düşüncesiyle: En Uzun Gece ve En Kısa Gün Ne Zaman? Bir filozof için zaman yalnızca ölçülen bir değer değil, aynı zamanda varoluşun sessiz bir aynasıdır. En uzun gece ve en kısa gün, doğanın takviminde sıradan bir olay gibi görünse de, insan bilincinin derinliklerinde ahlaki, bilgiye dair ve varlığa ilişkin anlam katmanları taşır. Kış gündönümü olarak bilinen bu dönemde, güneş gökyüzünde en kısa süre kalır; gece, hükümranlığını kurar. Fakat her karanlığın içinde bir doğum gizlidir — ışığın yeniden doğuşu, insan ruhunun aydınlanması gibi. Etik Perspektif: Karanlık ve Aydınlık Arasındaki Denge Etik, insanın eylemlerini “iyi” ve “kötü” kavramları arasında anlamlandırma…
Yorum BırakBuğdayda Hektolitre Ne Olmalı? Felsefi Bir Ölçünün İzinde Bir filozof sabahın erken saatlerinde tarlaya baksaydı, belki de ilk sorusu şu olurdu: “Bir buğday tanesi kaç gram gelir?” değil, “Buğdayın değeri nedir?”. Çünkü her ölçü, yalnızca sayısal bir sonuç değil; aynı zamanda bir varlık anlayışının ifadesidir. Buğdayda hektolitre gibi teknik bir kavram bile, insanın doğayla kurduğu etik, bilgi temelli ve ontolojik ilişkiyi açığa çıkarır. Epistemolojik Perspektif: Bilginin Ağırlığı Hektolitre, bir maddenin yoğunluğunu ifade eder; buğdayda ise genellikle 70 ila 85 kilogram arasında değişir. Ancak bu rakamlar, aslında yalnızca görünen bilginin yüzeyidir. Epistemoloji, yani bilginin doğasıyla ilgilenen felsefe dalı, bize şunu öğretir:…
Yorum BırakKanıt Tipleri Nelerdir? Toplumsal Cinsiyet, Çeşitlilik ve Sosyal Adalet Perspektifinden Bir Bakış Hepimiz, hayatın bir anında bir şeyin doğru olduğunu kanıtlamaya çalıştık. Bu, bir arkadaşımıza “Hayır, gerçekten sana hak verdiğimi söylemiştim!” demek ya da bir iş yerinde başarılı olduğumuzu savunmak olabilir. Ancak, kanıt türleri sadece “görülür” ve “sayısal” verilerden ibaret değildir. Toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet gibi daha derin dinamiklerle bakıldığında, kanıtın şekli ve gücü çok daha geniş bir anlam kazanır. Bu yazıda, kanıt tiplerini ele alırken, kadınların empatik ve toplumsal etkilerle yönlendirilmiş bakış açılarıyla, erkeklerin çözüm odaklı ve analitik yaklaşımını birleştirerek daha kapsayıcı bir perspektif sunmaya çalışacağız. Kanıt…
Yorum Bırak